Bu araştırma, Türkiye toplumunda tarih boyunca evlilik, göç ve kültürel etkileşimleraracılığıyla oluşan genetik ve sosyolojik soydaşlık ağlarının, etnik temelli ayrıştırmastratejilerine karşı nasıl bir “demografik direnç” ürettiğini analiz etmektedir. Çalışma,Alexander Wendt’in sosyal inşacılık paradigması çerçevesinde yürütülmüş; Balkanlar,Kafkasya, Türkistan (Orta Asya) ve Ortadoğu’dan seçilen dört bölgesel vakayıinceleyerek tarihsel sosyoloji, belgesel analiz ve karşılaştırmalı demografik yöntemleribir araya getirmiştir. Araştırma, Selçuklu, Memlük ve Osmanlı dönemlerine ait arşivkayıtları, çağdaş genetik bulgular ve matematik biliminin değişmez yasalarını birliktekullanarak, etnik saflık ve homojenlik iddialarının bilimsel temelsizliğini ortayakoymaktadır. Bulgular, yüz kuşaklık soy zincirinde 2^100 ata olasılığına ulaşılmasının,etnik ayrışmanın matematiksel olarak imkânsızlığını gösterdiğini ortaya koymuştur.Otuz kuşaklık (yaklaşık bin yıllık) bir süreçte bile 1.073.741.824 atanın varlığı, Türkiyetoplumunun yüzde seksen beş ile doksan beş oranında ortak atalara sahip olduğunugöstermektedir. Cinnioglu ve arkadaşlarının Y-kromozom analizleri, J2, R1b, G veE1b1b haplogruplarının tüm etnik gruplarda benzer biçimde dağıldığını; etnikkategorilerin genetik temelden yoksun olduğunu doğrulamaktadır.Bu sonuçlar, “demografik güvenlik paradoksu” ve “kapsayıcı soydaşlık modeli”kavramlarını ortaya koyarak, kimlik temelli güvenlik yaklaşımlarına alternatif, bilimselverilere dayalı yeni bir paradigma önermektedir. Araştırma, sosyal inşacılığınöznelerarası kimlik inşası perspektifini matematiksel determinizmle birleştirerek“biyolojik inşacılık” olarak adlandırılabilecek özgün bir kuramsal yaklaşımgeliştirmektedir. Bu yaklaşım, Türkiye’nin dış politika vizyonunu etnik farklardanziyade kültürel dayanışma, ortak tarih ve genetik bütünleşme ekseninde yeniden tanımlamaktadır. Ayrıca, etnik manipülasyonlara karşı matematiksel ve genetiktemelli bir savunma modeli geliştirerek, uluslararası güvenlik literatürüne normatif birkatkı sunmaktadır. Sonuç olarak çalışma, sosyal bilimlerde nadiren görülen biçimde matematiksel kesinlik ile nitel analizleri bir araya getirmekte, Türkiye’nin çok katmanlıkimlik yapısının ulusal bütünlük ve küresel diplomasi açısından stratejik bir güç kaynağı oluşturduğunu göstermektedir.
Demografik Güvenlik Paradoksu, Kapsayıcı Soydaşlık, Sosyalinşacılık, Matematiksel Soy Zinciri, Türk Dış Politikası.